ANADOLU
"Anadolu Aslanı ""Anadolu Kadını ""Anadolu Erkeği ""Anadolu Insanı "
Anadolu coğrafyası, tarihte bir çok ilkin gerçekleştiği topraklar olmuş ve insanlığa yön veren pek çok medeniyete ev sahipliği yapmıştır.
Biz Türklerin ise bu topraklara kesin ve kalıcı olarak yerleşmesi hepimizin bildiği gibi XI.y.y. olsada; Aslın da yüzyıllar önce geldiğimiz ve yerlestigimiz burada yaşayan halkla kaynaşarak Anadolu kültürünün vazgeçilmez bir parçası olduğumuz tüm dünya tarafından bilinmektedir...
Fakat bilinen bir efsane ye göre; Sefere çıkan Selçuklu hükümdarı Alaaddin Keykubat ve askerleri dinlenmek için Taşlıca Köyü yakınlarında mola verdiği bir sırada kırmızı ebe adındaki yaşlıca bir kadın, askerlere ayran ikram etmiş. (Ayran gerçekten türklerin geleneksel bir buluşudur. )
Ayranı bitenlerin kaplarını tekrar doldurmak istediğinde askerler tarafından "Ana dolu ""Ana dolu" demelerinden doğmuş bir ad olarak bilinir.
Mantık hataları ile dolu olan bu efsane, bilimsellikten uzak olmanın yanısıra, Türk tarihini ve aklını da hafife almaktadır. O yüzden Türkleri tanımaya ve bu coğrafyayı keşfetmeyi son bin yıllık tarihden başlayarak öğrenmek; bir vücudun sadece kafadan oluştuğunu öğrenmekle aynı şeydir.
Böylelikle üzerinde yaşadığımız toprakların bizlere bıraktığı bilgi ve kültür mirasını karşı tarafa anlatmakta zorlanırız.
Anadolu'yu anlamak; Paleolitik çağdan başlayarak, Mezolitik, Neolitik, Kalkolitik cağlara dair
önemli izlerin ve arkeolojik buluntuların yer aldığı; Sümer, Hattı, Hitit, Asur, Likya, Lidya, iyonya,
Yunan, Frig, Urartu, Pers, Hellen, Roma, Doğu Roma(Bizans), Selçuklu, Türk beylikleri ve Osmanlı
uygarlıklarının kültür izlerini taşıyan; bu uygarlıkların çeşitli dil ve lehçeler ile yükseliş ve çöküşüne
tanıklık eden, toprakları dolaşmakla gerçekleşir...
Anadolu; Türkiye'nin Asya Kıtası'nda kalan toprakları nın tümünün genel adı olarak kullanılsa da Osmanlı döneminde Fırat Nehri'ne kadar olan doğu sınırı için de bu ad kullanılırdı.
Truva Savaşı'ndan sonra Küçük Asya'ya hızla yerleşmeye başlayan Yunanlar, koloni şehirler oluşturarak bu coğrafya'ya hızla yayıldılar. Yunanlar burada kalan toprakları kendisinin doğusunda olduğu için Anotoli dediler. Zamanla doğudaki bu şehirlerin bulunduğu cografya Anatolia ismini almıştır. Çünki "Anatoli " yön belirtmede kullanılan ve doğu anlamına gelen bir kelimedir.
Anatolia bu bağlamda "Güneşin doğduğu yer" anlamina gelir. Yunanlar bir yeri isimlendirirken aynı zamanda o isimlerin içinde gizli sembolik ifadelerde kullanırlardı. Güneş ise onlar için medeniyeti sembolize etmekteydi. Yani, "Medeniyetin doğduğu yer" anlamına gelmekteydi. Işte Türkler bu topraklara tamamen yerleştikleri zaman, Anatolia ismini benimseyerek ANADOLU
demişlerdir.